01 Ekim 2023 - Pazar
GEREKSİZ BESİN DİYETLERİ ÜRTİKERİ TETİKLİYOR!
Prof. Dr. İnsu Yılmaz 1 Ekim Dünya Ürtiker Günü’nde halk arasında sık görülen ve kurdeşen olarak bilinen ürtiker hakkında doğru bilinen yanlışları anlattı.
Yazar - Yusuf Mehmet Sarışın
Okuma Süresi: 6 dk.
314 okunma
Yusuf Mehmet Sarışın
msarisin@gmail.com - 0507 723 4769GEREKSİZ BESİN DİYETLERİ ÜRTİKERİ TETİKLİYOR!
Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İnsu Yılmaz 1 Ekim Dünya Ürtiker Günü’nde halk arasında sık görülen ve kurdeşen olarak bilinen ürtiker hakkında doğru bilinen yanlışları anlattı. Yılmaz, “Bu hastalara gereksiz ve yanlış besin diyeti verilmesi hastalığı geriletmeyeceği gibi hastayı strese sokabilir ve hastalığı daha da alevlendirebilir” diye konuştu.
Ürtiker, halk arasındaki ifadesi ile kurdeşen (dabaz) hayatı tehdit eden bir hastalık olmamakla birlikte yaşam kalitesini ciddi bir şekilde etkileyen hastalıklar arasında yer gösteriliyor. Bazen anjioödem dediğimiz vücudun belirli yerlerinde ortaya çıkan şişlikler de bu hastalık ile birlikte olabiliyor. Ürtiker hastalığında “ürtika” adı verilen cilt lezyonları kızarma, kabarma, kaşınma ve kaybolup geri çıkma şekline kendini gösteriyor. Eğer bu durum 6 haftadan kısa sürerse buna akut ürtiker adı veriliyor. Altı haftadan uzun sürerse de kronik ürtiker olarak adlandırılıyor. Her insan, hayatı boyunca yaklaşık yüzde 20 oranında akut ürtiker geçirebilme potansiyeline sahip. Kronik ürtiker ise toplumun yaklaşık yüzde 1’i ila 3’ünde görülebiliyor.
Akut ürtikerde çoğunlukla nedensel faktör bilinmese de enfeksiyonların, gıdaların ve ilaçların akut ürtikere neden olabileceğini ifade eden Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İnsu Yılmaz akut ürtiker tedavisinde antihistaminik ilaçların kullanıldığını, bazı durumlarda kortizon tedavisinin de eklendiğini söyledi. Sonrasında nedensel faktörler araştırıldığını belirten Yılmaz, bu süreçte hastada enfeksiyon olup olmadığı, tetikleyici olabilecek ilaç kullanımı ve gıdaların da sorgulanması gerektiğinin altını çizdi.
“ÜRTİKERİ VÜCUDUN KENDİSİ OLUŞTURUYOR”
Kronik ürtikerin, kronik spontan (kendiliğinden) ürtiker ve uyarılabilir ürtiker olarak ikiye ayrıldığını ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti: “Uyarılabilir ürtikere göre daha sık görülen kronik spontan ürtikerde nedensel bir faktör yoktur. Ürtikeri vücudun kendisi oluşturur ve belirli bir zaman sonra kendisi yok eder. Ortalama 5 yıl sürebilir. Vücudun kendi hücresine karşı antikor oluşturarak reaksiyon göstermesi (oto-alerji) ya da kendi alerji hücresine karşı otoimmün dediğimiz bağışıklık yanıtı oluşturması ile ilgili bir durumdur. Bir başka ifade ile gıdalar gibi dışarıdan bir tetikleyici ile hiçbir ilişkisi yoktur. Bu hastalara gereksiz besin diyeti verilmesi hastalığı geriletmeyeceği gibi hastayı strese sokabilir ve hastalığı daha da alevlendirebilir. Kronik spontan ürtiker tedavisinde antihistaminikler, dirençli olgularda omalizumab ya da siklosporin gibi ilaçlar kullanılabilir. Kronik uyarılabilir ürtiker ise kronik ürtikerin daha az görülen formudur. Bu grubu çoğunlukla fiziksel ürtikerler oluşturur. Semptomatik dermografizm dediğimiz basınç ile ilişkili ürtiker, solar (güneş) ürtikeri, sıcak ürtikeri, vibratuar (titreşim) ürtiker, soğuk ürtikeri bunlardan bazılarıdır.”
ÇORAP, KEMER GİBİ VÜCUDU SIKAN NOKTALARDA ÜRTİKER DAHA KOLAY GELİŞEBİLİYOR
İçlerinde en sık semptomatik dermografizm denilen formun görüldüğünü söyleyen Yılmaz, bu tip vakalarda vücutta sürekli bir kaşıntı olduğunu, hastanın kaşıdığı bölgelerde kızarma ve kabarma olduğunu ve belirli bir süre sonra kaybolduğunu söyledi. Yılmaz konuşmasına şöyle devam etti: “Basınç gören yerlerde (çorap, kemer gibi basınç maruziyeti olan bölgeler) bu durumu daha fazla hissederler. Bir diğer uyarılabilir ürtiker türü de kolinerjik (ter ürtikeri) ürtikerdir. Özelikle sıcak banyo, terleme ile ortaya çıkan küçük toplu iğne başı şeklinde kızarıklıklar ile kendirini gösterir ve çok kaşıntılıdır. Uyarılabilir ürtiker tedavisinde de uyaran faktörden uzak durmak ve antihistaminikler kullanılabilir Hastalarımız hiçbir zaman bu hastalık ile ilgili endişeye kapılmamalı, kronik olan formunun da mutlaka geçeceğini bilmeli ve asla pes etmemelidirler. Ürtikerlerini kontrol altına alacak ilaçların olduğunu da bilmelidirler.”
Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD) Hakkında:
Ülkemizde alerji ve immünoloji alanında kurulan ilk dernek olan Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD), erişkin- çocuk alerji ve klinik immünoloji uzmanlarını bir çatı altında toplamaktadır. Alerji ve Klinik İmmünoloji biliminin ve hizmetinin ülkemizde gelişimine katkı sağlamayı ve alerjik – immünolojik hastalıklar konusunda toplumda farkındalık oluşturulmasını hedefleyen AİD, uluslararası katılımlı kongre ve bilimsel toplantılar gerçekleştirerek branş hekimlerinin ve ilişkili sağlık personelinin en yeni bilgiler ile güncellenmesi sağlanmaktadır. Uluslararası bilimsel kurumlarla (AAAAI, EAACI, SIAF, WAO) iş birliği yapan dernek bu iş birliklerinin ışığında uluslararası kurumların düzenlediği kongre ve kursları ülkemizde başarıyla gerçekleştirmiş, ülkemizi başarıyla temsil ederek biliminin ilerlemesine önemli bir katkı sunmuştur. Yine farkındalık yaratma misyonuyla öne çıkan dernek, üyeleri için bilimsel toplantılara katılımı için maddi destek sağlamakta dernek üyeleri dışında da bedelsiz bir şekilde kurs ve okul şeklinde çeşitli eğitim toplantıları düzenlenmektedir.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları