


Editör -
Yusuf Mehmet Sarışın
Okuma Süresi: 3 dk.


Myus (Grekçe: Μυοῦς), Aydın'ın Söke Ovası'nda, tarihi Karya bölgesinde yer alan bir Antik Yunan kentidir.
Yerleşke, İyon Birliği'ni oluşturan 12 İyon kentinden biridir.
Kurulduğu dönemlerde yakınında bulunan Miletos ve Priene gibi Ege Denizi kıyılarında yer alan bir liman kenti olmuş Myus, zamanla Büyük Menderes ırmağının getirdiği alüvyonların önünü kapatması ve denizden koparması nedeniyle önemini kaybetmiştir.
On iki İyon şehri arasında en küçüğü olan kent, Strabon'un zamanında o kadar küçülmüştür ki politik açıdan Miletos'a bağlı hale gelmiş, en sonunda ise tamamen terk edilmiştir.
Karia bölgesinin batı yakasında konumlanmış olan bu antik kent, tarih sahnesine efsanevi bir giriş yapmıştır. Ünlü tarihçi Strabon'un aktardığına göre, Atina'nın efsanevi kralı Kodros'un oğlu tarafından inşa edildiği söylenir.
İçinde bulunduğu İonia Birliği'ne rağmen, Myus Antik Kenti, etkin bir rol oynamaktan uzak kalmıştır. Ancak, milattan önce 500'lerde, ünlü tarihçi Herodotos'un eserlerinde anlatıldığı gibi, Myus'un limanı, o dönemlerde 200 gemiyi rahatlıkla ağırlayabilecek kapasitedeydi.
Bu, antik kentin ekonomik ve ticari potansiyelinin önemli bir göstergesi olarak kabul edilir.
1908 yılında, T. Wiegand liderliğindeki ilk kazı çalışmalarıyla Myus'un zengin tarihi dokusu gün yüzüne çıkarılmaya başlandı.
Daha sonra, 1964 ve 1966 yılları arasında Hans Weber'in liderliğindeki kazılar, antik kentin derinliklerindeki sırları açığa çıkarmaya devam etti.
Bu kazılar, Myus Antik Kenti'nin geç dönemlere ait olduğu bilinen eski kale kalıntılarını da gün ışığına çıkardı.
Günümüzde Bafa Gölü'ne yakın Azap Gölü kıyısında bulunan kentin görülebilecek en önemli yapısı Bizans dönemini yansıtan kale kalıntılarıdır.
Miletos kazılarını sürdüren Alman ekibi Myus’ta da çalışmıştır. 1964 yılında küçük çapta devam ettirilen çalışmaların, bilinenlere önemli bir değişiklik getirmediği gözlemlenmektedir.
Bölgede 1934 ve 1936 yıllarında H. Weber tarafından arkeolojik araştırmalar yapılmıştır. İki tapınağın kalıntılarını buldu ama başka pek bir şey bulamadı. Halkın taşınır eşyalarını taşıyarak Milet'e taşınmasından sonra buranın taş ocağı olarak açıldığı ileri sürülmektedir.
Myus'ta hem Athena tapınağı, hem de Herodot tapınağı vardı ve kaynaklar onun her zaman Miletos'tan sonra ikinci planda kaldığını söylüyor.
Myus'ta eskilerin dikkatini çeken tek yapı, beyaz mermerden yapılmış Dionysos tapınağıydı.
Ek Fotoğraflar






Yorumlar (0)
İlginizi Çekebilir